8 Temmuz 2009 Çarşamba

Sivas Katliamı :(

Anma programı kapsamında ilk olarak Atatürkçü Düşünce Derneği, Alevi Vakıfları Federasyonu, Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği, Eğitim-İş Sendikası Sivas Şubesi, Cem Vakfı Sivas Şubesi, Türkiye Gençlik Birliği ve Cumhuriyet Okurları üyeleri tarafından Atatürk Anıtı'na çelenk sunuldu.Daha sonra olayların yaşandığı Madımak Oteli önüne giden grup adına açıklama yapan Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek, "Türkiye bu acılar ile Sivas, Maraş, 1 Mayıs ve benzeri katliamlarla hesaplaşmalıdır. Laik, çağdaş cumhuriyete karşı yapılan saldırılar karşısında devletin suskunluğu son bulmak zorundadır. Devleti yönetenler bu katliamı önleyemeyen devlet adına 2 Temmuz anma törenlerine katılmalı ve tüm insanlık önünde bu katliamları kınamalıdır" dedi.CHP üyelerinin oluşturduğu grup da Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk koydu.Burada bir açıklama yapan CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, "Madımak'ta yakılmak istenen sadece oradaki aydınlar değildi. Asıl yakılması ve yıkılması istenen laik, demokratik cumhuriyetimizin kendisiydi. Madımak Oteli müze olmalı, 2 Temmuz Barış ve Kardeşlik Günü olarak kabul edilmelidir" diye konuştu.Etkinlikler kapsamında bazı siyasi parti temsilcileri, çok sayıda sivil toplum örgütünün temsilcileriyle olaylarda hayatını kaybedenlerin yakınlarının bulunduğu topluluk da Mevlana Caddesi'ndeki kavşakta toplandı.Olayı protesto eden sloganlar atan ve pankartlar taşıyan topluluk, Cumhuriyet Meydanı'na kadar yürüdü.Daha sonra topluluğun temsilcileri, Atatürk Anıtı'na çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu. Grup daha sonra CHP'li grupla birleşerek Madımak Oteli önüne geçti. AnkaraSivas'ta 2 Temmuz 1993'te meydana gelen, "Madımak Oteli" yangınında hayatını kaybeden 37 kişi Ankara'da anıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Alevi Bektaşi Federasyonunca düzenlenen anma mitingine katılmak için Toros Sokak'ta bir araya gelen çeşitli sivil toplum örgütlerinin üyeleri, Sıhhiye Köprüsü üzerinden Kolej Meydanı'na yürüdü. Kortej önünde taşınan, Sivas'taki yangında hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını bulunduğu dev pankart arkasında yürüyenler yol boyunca, "Sivas'ı unutmadık, unutmayacağız", "Madımak Oteli müze olsun" sloganları attı. Ellerinde , "Madımak müze olacak", "Zorunlu din dersleri kaldırılsın" yazılı dövizler taşıyan gruptakiler, güvenlik noktalarında üst aramasından geçirilerek meydana alındı. Kolej Meydanı'na kurulan platformdan sürekli Sivas olaylarını konu edinen şiirler okundu, hoparlörlerden şarkılar dinletildi. Platformdan Sivas'ta hayatını kaybedenlerin adları tek tek anons edilirken meydanda bulunanlar her adın ardından, "Yaşıyor" diye bağırdı. Mitingteki konuşmalarda, "Madımak oteli'nin müze haline dönüştürülmesi" isteği dile getirildi. Bu arada, platformun önünde farklı sivil toplum kuruluşu üyeleri arasında nedeni belirlenemeyen kısa süreli bir arbede yaşandı. Emniyet güçlerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı miting, yerel sanatçıların verdiği konserin ardından dağıldı.İstanbul37 kişi anısına Kadıköy'de de miting düzenlendi. Tepe Nautilus önünde toplanan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Bektaşi Federasyonu, Türkiye Yazarlar Sendikası, DİSK, TMMOB, çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu üyeleri, ölen 37 kişinin resminin bulunduğu pankart ve dövizler eşliğinde "Sivas şehitleri ölümsüzdür" ve "Madımak Oteli müze olacak" sloganları atarak Kadıköy İskele Meydanı'na kadar yürüdü. Polisin arama noktalarından geçerek miting alanına giren katılımcılar, miting başlamadan önce, hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Mitinge katılanlar adına açıklama yapan İstanbul 2 Temmuz Platformu Tertip Komitesi'nden Feti Bölükgiray, Sivas'ta yaşananların üzerinden 16 yıl geçtiğini hatırlatarak, "İnsan olanın öfkeyle, kızgınlıkla izlediği bir katliamın anıtı oldu Madımak. Artık kimse Alevileri eskisi gibi beklemesin, Aleviler artık ölülerinin değil, dirilerinin peşinden yürüyor. Yolumuz özgürlüğün, adaletin, halkların kardeşliğinin yoludur" diye konuştu. Dava süreciSivas katliamının ardından olaylara karışan 33 kişi hakkında idam kararı verildi. İdam kararları iki kez Yargıtay'dan döndü, idamlar müebbet hapis cezasına çevrildi.Sanıkların bir bölümü etkin pişmanlık yasasından yararlanarak serbest bırakıldı. Ancak "yanlışlık yapıldı" denilerek sanıklar hakkında yeniden tutuklama kararı çıkartıldı.Olayın kilit ismi dönemin Refah Partisi Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak ve Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise halen yakalanamadı.Sivas katliamı1993 yılının Temmuz ayında, Sivas'ta 2'si gösterici 37 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar, Pir Sultan Abdal Kültür etkinlikleri kapsamında kente gelen-başta Aziz Nesin olmak üzere- aydınları hedefliyordu.Salman Rüşdü'nün İslam dünyasında tepkiyle karşılanan 'Şeytan Ayetleri' kitabını Türkiye'de yayımlayan Aziz Nesin'in Sivas'a gelmesi, kentteki radikal dinci çevreleri harekete geçiren en önemli unsurlardan biri olmuştu.Etkinliklerin ikinci günü patlak veren olaylar, 2 Temmuz Cuma günü saat 13.30’da başladı. Cuma namazı çıkışı Paşa Camii ve Meydan Camii’nden çıkan yaklaşık bin kişi Hükümet Konağı’na doğru ilerlemeye başladı.Saldırganların hedefi, Aziz Nesin ile diğer aydınların kaldığı Madımak Oteli'ydi. 16 bine yakın gösterici, 'Şeytan Aziz, Sivas Aziz’e mezar olacak, asker dinsize siper olamaz' sloganlarıyla 150 kişinin kaldığı Madımak Oteli önüne geldi.Göstericiler, taşıdıkları benzin dolu bidonlarla çevredeki araçları ateşe verdiler. Bir kişinin otelin perdelerini yakmasıyla, yangın oteli tamamen sardı. Hükümet Meydanı’na gelen itfaiye araçlarına da engel olan gruba, güvenlik kuvvetleri havaya ateş ederek engel oldular.Madımak Oteli yangını sırasında yaklaşık 60 kişi itfaiye merdiveni ve otelin arka pencelerinden yandaki binaya geçerek kurtuldular.

Devrim Yolunda Yolunda

Devrim Yolunda Yolunda
Yüzbinlerce şehit verdik Devrim yolunda yolunda Çok ağır bedel ödedik Devrim yolunda yolunda Deniz kurudu çöl oldu Nice tomurcuklar soldu Yiğit kahpece vuruldu Devrim yolunda yolunda Yoldaşlar düştü zindana Faşistler doymadı kana Kan ağladı bir çok ana Devrim yolunda yolunda Ser verenler sır vermedi Halka ihanet etmedi Umutlarımız bitmedi Devrim yolunda yolunda Sosyal bir düzen istedik İnsana sevgi besledik Karıncayı incitmedik Devrim yolunda yolunda Derin devlet ayıp dedik Şefaf yönetim diledik Karanlığa sırt çevirdik Devrim yolunda yolunda Yobaz oldu ayak bağı Bakar kör görmedi çağı Mesken tuttuk yüce dağı Devrim yolunda yolunda Kimi mafya kimi hırsız Ağa yüzsüz patron arsız Güner kalırmı duyarsız Devrim yolunda yolunda

ERNESTO CHE GUEVARA HAYATI

ERNESTO CHE GUEVARABu sayfada
Ernesto Che Guevara'ya ait 100'e yakın resim var. Soldaki penceredeki küçük resimlere tıklarsanız büyük resimlerin bu sayfaya yüklendiğini göreceksiniz. Ernesto Che Guevara veya kısa adıyla Che'nin kim olduğunu hala bilmiyorsanız hemen zaman kaybetmeden aşağıdaki yazıları okuyun:Ernesto Che Guevara 14 Haziran çarşamba günü Arjantin'in önemli şehirlerinden Rosario'da doğdu.Che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.Sierra Maestra'da Batista ordularına karşı savaşırken Che'ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,Bolivya ormanlarında Barrientos'un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, İrlanda asıllı bir aileden, annesi Clia dela Sena ise İrlandalı-İspanyol karışımı bir aileden geliyordu.Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu dahada kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti.Cordoba'ya yerleştiler. Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. İspanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Zamanla maddi durumları bozuldu. Che, eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine başladı. Okulda İngilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. Daha ondört yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che, fransızca şiirlere bayılırdı. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkusu vardı. Onaltı yaşında ise Neruda'ya hayran olmuştu. Guevara ailesi,1944 yılında Buenos Aieres'e göçtü. Durumları iyiden iyiye bozulmuştu. Che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.Tıp fakültesine yazıldı. Fakültedeki ilkyıllarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.Son sınıfta iken Che, arkadaşı Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. Bu tur ona, Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. Che, 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. Buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı. Orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiliğine sığındı. İlk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. Faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Ernesto, Guatemala'da bir çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmıştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşları ile tanışarak Küba devrimcileri safında yer aldı. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.Devrim sonrasında Binbaşı Ernesto Che Guevara Havana'nın la Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi.1959 yılında Küba vatandaşı ilan edildi . Bir süre sonra silah arkadaşı Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu. 23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak Che'yi bunun başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. Daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan Che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che'nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı. Artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu. ...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağır bir yara aldı ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karşısında eğilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralık katillerinden Mario Turan'ın dokuz kurşunuyla can verdi.

DENİZ GEZMİŞİN HAYATI

DENİZ GEZMİŞİN HAYATI -->

1947' Ankara'da doğdu.Liseyi İstanbul'da okudu.1966'da İÜ Hukuk Fakültesi'ne girdi.Kısa sürede gençlik eylemlerinde ön plana çıktı.TİP bünyesinde çalıştı.1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu.Amerikan 6.filo eylemlerine katıldı.İstanbul Üniversitesi'nin işgali eylemlerine katıldı.DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİGİNİ' Nİ kurdu.Samsundan Ankara'ya Mustafa Kemel Yürüyüşü düzenledi.1969'da Filistin'e gitti.Gerilla egitimi gördü.Türkiye'ye dönünce THKO örgütünü kurdu.Örgütün ilk eylemi olan İş Bankası Ankara Emek Şubesi soygununa katıldı.Bu soygunla örgütün parasl sorunlarını çözdü yani bu soygun bir nevi halk için yapılmıştı.Yine ankara'da 4 Amerikan askeri kaçırma eylemine katıldı.Amerikan askerlerinin dördünüde geri serbest bıraktı.Sivas Gemerek'te yakalandı.1972'de asılmak süretiyle katledildi.
O hiç bir zaman silahını öldürmek için ateşlemedi ve hayatı boyunca hiç kimseyi öldürmedi.Türkiye Tarihinin en şerefli insanlarından biriydi.O nu asanlar tarihe ve gelecege hiç bir zaman hesap veremeyek.Onunda dedigi gibi.

BEN HALKIMIZIN BAGIMSIZLIGI VE ŞEREFİ İÇİN BİR DEFA ŞEREFİMLE ÖLORUM SİZ BİZİ ASANLAR ŞEREFSİZLİGİZLE HER GÜN ÖLECEKSİNİZ

7 Temmuz 2009 Salı

∂єνяιм¢ι нα¢кєя


Devrimci Hackerlar

İnternet, ezenler ile ezilenlerin, burjuvazi ile işçi sınıfının yeni kapışma alanlarından biri. Sanal ortamdan işçi sınıfı ve ezilenlerden yana eylemlerini sürdüren Kızılhackerlar (Redhack), sorularımızı yanıtladı.
Bilimsel teknik devrime bağlı olarak, işçi sınıfının ve ezilenlerin mücadele alanları da genişliyor. Özellikle internet, son yıllarda bu alanda bir adım öne çıkıyor. Neredeyse her evde artık bilgisayar ve internet var. Bir tık ile dünyaya açılmanız artık içten bile değilken, yeni bir savaş cephesi burada kuruluyor. İnternet, ezenler ile ezilenlerin, burjuvazi ile işçi sınıfının yeni kapışma alanı oluyor. (Röportaj Atılım Gazetesi'nden alınmıştır.)
İnternet, işçi ve emekçilere yeni olanaklar sağlıyor. Ezilenler, işçi sınıfı artık kendisini yazılı ve görsel basının yanı sıra, internet aracılığıyla da ifade ediyor. Dünya ezilenleri internet aracılığıyla birbirine seslerini duyurabiliyor, küresel eylemler örgütleyebiliyorlar. Örneğin; şu anda internet ortamında yüzlerce devrimci, ilerici, yurtsever site var ve bu saygı giderek artıyor.
Ezilenler, egemenlerin yalan perdelerini yırtmak için yeni mücadele araç ve biçimleri devreye sokarken, egemenler de ezilenleri bu olanaklardan mahrum bırakmak için silahlanıyor. Toplumla mücadele yasalarını “Siber terör” adı altında internete taşıyorlar. Uluslararası yasalar ve mahkemeler aracılıyla ezilenleri susturmak istiyorlar.
Ancak ezilenler bu mevziyi terk etmemekte, bu alandaki mücadelelerini büyütmekte kararlı. Devrimci siteler tüm baskılara rağmen yayınlarını sürdürürken, ezilenlerden yana saf tutan hackerlar (kırıcılar) da eylemlerini büyütüyor. 2005 1 Mayıs’ında on binlerce siteyi hackleyerek, sanal ortamdan işçi sınıfı mücadelesini selamlayan Kızılhackerlar (Redhack), sorularımızı yanıtladı. Kızılhackerlar, verdikleri bu ilk röportajda, devrimci dayanışmayı büyütme çağrısında bulundu.
-Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Grubunuzun ‘97'de kurulduğunu biliyoruz. Eylemlerini takip ediyoruz. Ama bunun ötesinde, sizin hakkınızda pek bir bilgimiz yok. Sanırız, tüm devrimci kamuoyu sizi daha yakından tanımak ister. Hangi gerekçelerle bir araya geldiniz, hangi ihtiyaca cevap vermek istiyorsunuz?
Bizler, sizin de söylediğiniz gibi, ‘97 Mayıs’ında kurulduk. O dönemde hack (kırmak) eylemleri, sadece şoven eylemlerle sınırlıydı. Bir kısım hekır zevki için veya popülist egoist kişiliklerini tatmin etmek için hacka başvuruyordu. Bir kısım hekır ise parasal durumlarından kaynaklı bu işe girişmişti. Yukarıda bahsettiğimiz hiçbir tanım, bizim kişiliğimize ve duruşumuza uymuyordu. Çünkü, bizlerin programlama ve hacking bilgisi dışında bir de dünya görüşümüz vardı. Bu, insanlığın ortak kurtuluşu olan bilimsel bir görüştü. Ve biz de bu görüş etrafında nasıl birleşebilirizi araştırdık. Hackingi dünyanın kurtuluşuna; eşit, adil, sömürüsüz bir dünya kurulmasına nasıl sokabiliriz, diye düşündük. “Aynılar aynı yerdedir, ayrılar ayrı yerdedir” esprisinden hareketle Redhack’i Türkiye ve Kürdistan devrimine hizmet etmesi için, devrimci dayanışmanın bir ürünü olarak kurduk.
-Radikal gazetesinin röportaj teklifini reddettiğinizi duyduk. Neden Radikal değil de Atılım?
Radikal, görünende muhalif, sol maskesi altında Doğan Medya kuruluşunun tetikçiliğini yapan bir gazetedir. İçinde kısmi kimi gerçek demokratları barındırsa da özüne damgasını vuran, medya patronu, emperyalizmin uşağı Aydın Doğan'ın görüşleridir. Sol düşünce içinde liberal bir hava estirip, var olan dinamikleri düzene entegre etmeyi amaç etmiş bir kurumdur.
Biz onlarla röportajı kabul etmedik, çünkü söyleyeceklerimizin içi boş, sol maskeli bir gazetede sansürlü yayınlanacağına inandık. Atılım ise bizler için çok farklı, ezilenlerin sesi olmayı kendine amaç edinmiş, kanla yazılmış bir gazetedir. Hatta, gazeteden çok bir tarihtir. Berlin Duvarının altında kalan kimi sosyalist örgütlerin gazetelerine, duvarın altında kalmamışlar olarak bir cevaptır. İşte bu yüzden tercihimiz, bu düzene gerçekten karşı olan Atılım'dır.
-Örgütlenme biçiminizi bize anlatır mısınız?
Örgütlenme biçimimiz, demokratik merkeziyetçilik ilkesinin bu kulvara yansımasıdır. Genel anlamıyla azınlığın çoğunluğa tabi olduğu demokratik bir örgütlenme şeklimiz var. İllegal bir örgütüz. Hiçbir mücadele biçimini reddetmemekle birlikte, illegaliteyi esas almaktayız. Grubumuzda kimse kimsenin ne olduğunu, nerde oturduğunu, adını, yaşını, hatta cinsiyetini bile bilmez. Faşizm ve onlara yalakalık yapan faşist hack grupların bizleri ele geçirmek istediği açıktır. Bu yüzden “Her şey illegal”, ortak sloganımızdır.
Örgütümüzde her devrimci görüşten arkadaşlar mevcuttur. Örgütümüz, dar grupçuluğu aşamamış devrimci yapılara aynı zamanda bir eleştiri oluşumudur. Çünkü biz, tüm devrimci yapılara aynı mesafedeyiz. Ve hepsini aynı derecede kucaklıyor, hepsinin aynı derecede bu alandaki ordusuyuz. Düzene kurşun atan her örgütün emrindedir, Redhack.
-Gençlik örgütsüzleştirmeye, kimliksizleştirmeye karşı arayışlarını internet üzerinden de şekillendiriyor, tepkilerini internet üzerinden yayıyor. Redhack’ın gençlerde yaygınlaşma ve örgütlenme bakış açısı var mı?
Evet, bu konuda çok haklısınız. Redhack, teknolojinin özünü devrimci görüyor. Ancak egemenlerin bu silahı, dünya gençliğini kişiliksizleştirme ve kendine yabancılaştırmada kullandığını biliyor. Redhack, eylemleri ve aylık elektronik Hack Dergisi "Redzine" ile sürekli bu konuyu da işlemektedir.
Genel görüşe göre iki tür Hacker var; siyah ve beyaz. Siyah; her şeyi yağmalayan, beyaz; sistemin açıklarını bulup onaran. Biz ise kızılız. Diyalektik materyalizmle, özgür yazılım fikrini birleştirdik. Bunu insanlara anlatıp birçok taraftar kazandık. Halkların bizlere yoğun sempatisi var. Bu sempati, ideolojimizin haklılığından gelmektedir.
Bu ideoloji, bizleri sadece sanalda değil, gerçekte de sisteme karşı savaşmaya itmektedir. Sanalda kazandığımız gençlerin reelde devrimcilerle ilişki içerisine girmeleri bir kazanımdır.
- 2005 1 Mayıs’ında on binlerce siteyi hackleyerek, sanal ortamdan işçi sınıfı mücadelesini selamladınız. Bu eylem geniş yankı uyandırdı. TV'lerde çıktı. Bu eylemi nasıl örgütlediniz? Başarılı olduğunuzda ne hissettiniz?
Evet, ama yalnız 2005 değil, 2006 1 Mayıs’ında da bunu yaptık. 2005 çıkışı, çok önceden düşünülmüş ve hazırlanılmış bir eylemdi. Egemenlere şok yaşatacaktı. Emekçileri sokakta görenler de eve gelip bilgisayarlarını açtıklarında bunu göreceklerdi. Aylarca uğraştık ve kırdığımız bütün sayfaları beklettik. 1 Mayıs'tan önceki gece eyleme başladık. 1 Mayıs’ta ara verdik, çünkü meydanlardaydık. Akşamı devam edip 2 Mayıs akşamına kadar devam ettik. Böylece burjuva gazetelerden, TV'lere kadar birçok yerde çıkmasını sağladık. Eylemin büyüklüğü egemenleri şaşırtmıştı doğrusu. Bu eylemden sonra bizlere çok kılıf biçmeye çalıştılar. Fakat, devrimcilerin olumlu görüşleri bizlerin en büyük ödülü olmuştu.
Geçen aylarda İETT'yi kırdığımızda Hürriyet'ten Milliyet'e birçok gazete bu konuda haberler yazdı. Hatta siteye orak çekiç koyup "Kahrolsun faşizm", "İktidar namlunun ucundadır" türü tüm sloganlarımızı gazetede yazdılar. Yani, duruşumuzla Hürriyet gibi faşist bir gazetede de sansürü deldik. Yine de başarı sarhoşluğuna düşmemeye, düşmana koz vermemeye çalışıyoruz. Çünkü daha yolun başındayız.
-Bundan sonraki eylem çizginize ilişkin neler söyleyebilirsiniz?
Bundan sonra "defaced” türü eylemlerimiz olacak. Yani, sayfalara düşüncelerimizi illegal olarak yazacağız. Faşistlerin sitelerine daha güçlü bir şekilde saldıracağız. Yanı sıra onların gerçek yüzlerini topluma gösterebilecek pratiklere de gireceğiz. Eylemlerimiz, sınıf hareketlerinin ihtiyaçlarına göre belirlenecektir.
Bizler, 2000 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü Network'üne, yani POLNET'e girip nöbet tutan memurun notlarına kadar almıştık. Bu, gücümüzü onlara göstermişti. Fakat devrimci basın o zamanlarda interneti pek kullanmıyordu. Bu nedenle eylemimizi pek duyuramamıştık. Sadece burjuva basında yer almıştı. Ama artık her şeyimizi duyurabileceğimiz, bizim olan internet basınımız da var. Bu, bizim için büyük bir kazanç. Şu anki gündemimiz "İsrail vahşeti", buna yönelik eylemler yaptık, yapacağız.
-Yazılım dünyasındaki tekelleşme konusunda ne düşünüyorsunuz? Linux-Windows çatışması, sizce nereye doğru evrilir?
Winlinux'a evrilir. Çünkü Windows, teknik olarak da görsellik olarak da her konuda Linux'un altında "çekirdek" olarak ezilmeye mahkumdur. Bu sebeple Microsoft da Winlinux yapmaya koyulmuş durumdadır. Ama her ne yaparsa yapsın, özgür yazılımın ve kolektif çalışmanın ürünü olan LİNUX'un gelişimini önleyemeyecektir. Kapalı kod ile CIA ajanlığı yapan Windows, ondan yüzlerce kat daha kaliteli ve "her şeyi açık kod" ile yazılan Linux karşısında ezilmeye mahkumdur. Bize düşen de, parasız ve açık kod ürünü olan bu işletim sistemini öğrenmektir. Devrimciler halen bu konuda yetersizdir. TDH'de bir anket yaparsak, sonucun çok komik olacağı ortadadır. Nasıl olur da devrimciler hala "onlara en yakın" olan ve içinde "ajan barındırmayan" bir işletim sistemini kullanmazlar, bu diyalektiğe aykırı.
Bu sebeple bilgisayar kullanan tüm devrimcileri Linux kullanmaya davet ediyoruz. Çünkü Linux; hem ücretsiz ve kamuya açık lisansı var, hem de virüs, trojan gibi baş belaları yok. Görselliği ve sistem sağlamlığı Windows’a göre ölçülemeyecek kadar iyi ayrıca. Bazı zorlukları var, ama bu zorluk kolayca aşılabilir.
- Bilimsel teknik devrime bağlı olarak, işçi sınıfının ve ezilenlerin mücadelesinin alanları da genişliyor. Özellikle internet bu alanda önemli bir potansiyel barındırıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu potansiyeli tanımlamak ve potansiyelin ezilenlerin mücadele alanına girmesini sağlamak bakımından....
İnternetin gelişimi ve günlük hayatta yer bulmasıyla birlikte karşı-devrim bunu ezilenlerin karşısında bir silah olarak kullanmaya çalışıyor. Elbette teknolojinin onların elinde olması, bizlerin yarışa daha geriden başlamamızı getiriyor. Bu sadece pratiksel anlamda değil, düşünsel anlamda da böyle.
Teknolojinin kötü ellerde olması demek, özünün kötü olduğu anlamına gelmez. Bir gün işçi sınıfının eline geçtiği zaman, sınıf bununla yaşamı daha da kolaylaştıracaktır. Ama şu koşulda; hiçbir mücadele biçimini reddetmeyenler olarak bunu değerince kullanmalıyız. Eğer birileri Atılım’ı veya diğer devrimci düşünceleri susturmak için hack yapıyorsa, neden onları koruyan ve karşı saldırı düzenleyenler olmasın! Ne yazık ki, halen saflarımızda interneti tu kaka gören devrimciler mevcut.

Şu an halen devrimciler "e-mail atarken", dinlendikleri ve buna karşı nasıl korunabileceklerini bilmiyorlar. Bugün halen devrimciler internette dolaşırken kimlik bilgilerini "IP-MAC" adreslerini gizlemeyi (spoofing) bilmiyorlar. İşte Redhack, bu geç kalınan noktadan ileriye atılım yapıp bu yarışta devrimcilere bunları da öğretmeyi amaçlayan bir kurum olma iddiasındadır. Devrim ordularının tankçısı, telsizcisi olacağı gibi, düşmanın kalbine sızan Hackerları da olmalıdır.
Redhack, şu anda Türkiye'de hacking ve teknoloji alanında en iyi hack grubudur. Redhack'in bu durumundan tüm devrimciler onur duymalıdır. Redhack, sınıf mücadelesinin gelişimine yardım edecek, gelişen sınıf mücadelesi de Redhack’i geliştirecektir. Bu, koordineli bir şekilde "egemenler dünyadan süpürülene" ve "sınıfsız sömürüsüz bir toplum" kurulana dek sürecektir.
Devrimcilerden beklentimiz, klasikleri okuduğumuz ölçüde bu konu ile ilgili de okumalarıdır. Teknolojinin sınıf yararına olan kısımlarını gençlere aşılamalarıdır. "Bırak şu sanal işleri, gerçek dünyaya dön" gibi "formel" bir mantıkla yaklaşırsak görüşlerimiz "ütopya" kalmaktan kurtulamaz. Elbette ki sanal ortamın dışında işlerimizi aksatmayacağız. Sanalda 2 saat geçirelim, ama bu devrim lehine olsun. Sloganımız budur.
-Emperyalistler özellikle son birkaç yıldır interneti denetim altına almaya çalıyor. Uluslararası yasalar ve mahkemeler oluşturuyor. Emperyalistler, “siber terör” adı altında interneti kendi denetimleri altına almaya çalışırken, ne yapmalı? Mücadele nasıl büyütülmeli?
Öncelikle bu yasalar ne kadar sert ve katı olursa olsun, söyleyecek en güzel cümle, "Emperyalizm, kağıttan kaplandır!" Bunu söylerken elbette emperyalizmi stratejik olarak küçümserken, taktiksel olarak önemsemediğimiz anlamına gelmez. İnternet, zaten her şeyiyle onların denetiminde. Şu an yazdığımız şu yazı bile onların uydularından geçmekte. Fakat gerekli önlemleri aldığınız zaman, onların sizin düşüncelerinize engel olması imkansız! İşte bu yüzden sanal dünyada "Emperyalizm, kağıttan kaplandır." Yapılacak en iyi şey, bu konuda bilgilenerek, sadece internet teknolojisini değil, diğer tüm teknolojileri de doğru ve yerinde kullanmaktır. Bu konularda yetkinleşmek ve emperyalizm dünyadan yok olmadığı sürece bu yasalarının çıkacağını bilmek gerekir. Sorun, onun yasalarını geri çektirmeye çalışmaktan çok (elbette bu da yapılmalı), çıkan yasalara rağmen "yakalanmadan" ve tabii ki "özgürce" düşüncelerimizi nasıl yayarızı araştırmaktır.
Redhack olarak, uluslararası bir bölgede bir sistem kurup devrimci siteleri güvenlikli ve "ücretsiz" bir şekilde orada barındırmak istiyoruz. Bunu araştırdık ve sağlam şeyler elde ettik. Kapatılmalara karşı bir yöntem edinmeye çok yaklaştık. Eğer bunu başarabilirsek, devrimci siteleri tek sistem altında sorunsuz ve "çok güvenli" bir şekilde barındıracağız. Devrimcilerin de bunlara kafa yorması ve yasaları delebilmenin yöntemlerini araştırmaları çok önemli bizce.
-Emperyalizmin saldırılarının yaygınlığını tartıştık. Emperyalizmin "küresel saldırıları"na karşı enternasyonal çalışmalar yapmak konusunda ne düşünüyorsunuz?
Redhack'ın önderlik ettiği bir oluşum vardır. Red Hackers Association, yani, Kızıl Hackerlar Birliği. Bu birlik çatısı altında dünyadaki tüm sosyalist, muhalif hackerları enternasyonal bir birlik içinde örgütlemek istiyoruz. Fakat ne yazık ki, dünyada sosyalist hackerlar tek tük. Şu anki araştırmalarımıza göre bu işi örgütlü yapan tek grubuz. Bu nedenle biz, şimdilik tek tek bireyleri bir araya getirmeye çalışıyoruz. "Redzine"yi bu alanda daha etkin kullanma planımız var.
Röportaj için çok teşekkürler. Bitirirken Atılım okurlarından bir isteğiniz var mı?
Ben de teşekkür ediyorum, bizlere yer verdiğiniz için... mlkp.org üçkağıtçı faşistler tarafından domain firmasına fax çekilerek devrimcilerin elinden alınmıştır. Ama buna misilleme yapmayacağımızı sananlar yanılıyorlar. Onun haricinde, "Kaypakkaya" ile ilgili sayfalara saldıranlar, sahte "cephe" sayfaları yapanlar da sanalda bizden kurtulamayacaklardır. Bu konuda bilgilerimizi devrimcilerle paylaşacağımızdan ve buna karşı ağır misillemede bulunacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Önümüzdeki dönem sınıf hareketlerinin daha da kızgınlaşacağı bir dönem olacaktır. Bizler, sınıf hareketine katkı sunmak için elimizden geleni yapacağız.
Yaşasın devrimci dayanışma!